§ Rahmi Siyman: TESEKKURLER
NEVZAT KARDESIM TESEKKURLER KAZIM BENCIK BUTUN BU ANLATTIKLARINIZ FILM GIBI
GOZUMDE CANLANDI. COCUKLUGUNU VE 14 YASINA KADAR MILASTA YASAMIS BIR MILASLI
OLARAK COK DUYGULANDIM
Dr. Ismail Hakkı Onat:1950 yıllarının ortalarından itibaren
herşeyi iyi hatırlıyorum. Nevzat beye teşekkürler, Kazım Bencik amcamızın
hafızasına hayran oldum. Bu arada rahmetli İSMET İNÖNÜ Milas a gelip Hacı İlyas
Mah.de konuştuğunda ben de oradaydım. Önünde konuştuğu ev halen orada ve o
günkü haliyle duruyor, geldiğimde görüyorum. Çok alkış aldı. Bunun üzerine
gülümseyerek alkışlar bana ama oylar DP’ ye diye takıldı. Bu defa daha fazla
alkış aldı ve uzun sürdü. HERKES gülmekten kırılıyordu. O zaman anladım ki Halk
partisine daha çok oy vermese de onu seviyor ve sayıyordu. Üçgen şeklindeki
eski pazarı da biliyorum. Rahmetli peynirci KEMAL FINDIKÇIOĞLU’nun dükkânı da
rahmetli MEHMET HELVACIOĞLU’nun imalathanesine yakın olan kapısının bitişiği
idi. Köylüler Kazım amcanın dediği gibi paralarını bize de bırakırlardı. Paraları
kasada sigara kâğıdına isimleri yazılı iğneli olarak çekmecesinde dururdu.
Yatırdığı ve çektiği burada kayıtlı idi. Para kasamız İngiliz malı idi. Ona da
ayrıca güvenirlerdi. Yazıyı okuyunca elim tuşlara gitti.
David Levi: ahhhh...ne guzel
bir yazi...Kazim Bencik efendinin bahsettigi Jack Levi Benim
babamdir....yazdiklari cok dogru, citten manufatura magazamiz butun sene
veresiye verirdi ve koyluler urunlerini sattiklarinda paralarini alir almaz ilk
durak babamin dukkani idi ve borclarini aninda oderlerdi. Bu tam manasi ile
karsilikli guven ve dayanismanin bir ornegi idi..Manufarura dukkanimizin belki
30-40 koyunden musterileri vardi, bir figrist ile koy ve adam ismi ile
hesaplari bulunudu..eh gidi gunler hey...ben butun bunlari cocuk olarak
dukkanda gorurdum..bukadar guven ve saygi anlatilmasi imkansiz bir sey..Babam
koylulere su pompalarini almaya yardim ederdi , o gunlerde ilk kuyu pompalarini
koye sokmak bir inkilapti , pompalar calistirildiginda butun koyluler etrafinda
toplanirlardi...pompalar dizeldi..ki daha eletrik yoktu koylerde...Bu sekilde
pamuk tarimi ilelrlemeye basladi..ki pamuk cok su isterdi..Amcam Milasa ilk
defa Jambach isimli dizel pompalarini getirdi ve koylulere kredile satmaya
basladilar, versiye..paran olunca odersin seklinde..Daha sonra Milasa ilk defa
NOVAK adli lambali radyoyu getirdiler pille calisan bu artik bir yenilik
idi,,yine veresiye , urun paralarini aldiklarinda oderlerdi...Murat beyden
bahsediliyir...Murat bey vefat ettignde cenazasi icin Milasa bando getirdiler ,
ilk defa bandolu cenaze merasimi yapildi biz o zaman daha cocuktuk ...Cenaze
butun Milasi catte catte gezdi...sonra Sus yoluna geldiler...Butun Milas MURAT
BEYIN cenazesine katildi..Koyluler Sali pazarina geldiklerinde babama kendi
yaptiklari tereyagini, bali, zeytini, peyniri( cokerek peyniri) , tavuk,
yumurta getirilerdi, ki bunu hediye diye vermek isterllerdi , babam yinede
onlara haklari olan parayi pesin oderdi veya para almak istemiyenlere dukkandan
birkac metre basma veya buna benzer manufatura verirdi, ki koylulerin babama
olan sevgisi, saygisi anlatilamaz..Cocuklarini Izmire Liseye yollardi okumalari
icin, ki bunun icin onlari gitmesi gereken yerlere yollamak uzere yol
gosteriridi, ,,daha sonra universiteye veya teknik okula gitmelerine yardim
ederdi...karsilikli guven ve sevginin siniri yoktu.." E cak efendi sen
bilirsin sen ne luzunsa yap , sen bilirsin " derlerdi, pek cok genc bu
sekilde yuksek tahsille gitmeye baslamismisti..Genc cocuklar izine geldiklerinde
ilk ugradiklari yer bizim magaza idi ve babamin elini opmek isterlerdi..ki bu
onlarin bir tesekkuru ve saygi gosterisi idi..ki daha pek cok guzel hatiraalar
varki bunlari dile getirmek zor....
David Levi: Ilk su pompalari
geldiginde, arteziyen acilirdi ve tarla boyunca ariklar yapilirdi..ki tarladan
tarlaya ariklarla su yollanirdi..koyluler aralarida su yollama zamanina gore
hesaplasirlardi ki dizel pahalli bir yakitti..biu sekilde ilk pamukculuk Milas
yoresinde basladi...Pamuklar cuvallarla geldiginde, birinci el, ikinci el,
benekli , bir benekli , iki benekli diye degerlendirilirdi ona gore aninda
hesaplari kesilir ve pesin odenirdi..Parasini alan koylu once gidip tuccarlara
olan borclarini oderlerdi..defterler acilir ve hesap gorulurdu...
David Levi: Dugun
oldugunda her iki tarafin kadinlari dukkana gelir ve otururlardi, her birisi
icin teker teker basma cikarilir 4-5 metre uzunlugunda kesilirdi.. taa
ninelerden baslayip en gencine kadar teker teker yeni entarileri kesilirdi,
tabii genc damat ve babalari icin de kumas secilirdi...Terzi dukkana cagirilir
dukkanda olculer alinir kumaslar terziye verilirdi...o zaman konfeksiyon diye
bir sey yoktu, her sey terzide dikilirdi.. Babam herkesin dugun giyimini teker
teker gozden gecirir ve herkesi memnun ederdi.. ki koylunun babama olan guveni
sonsuzdu... taa kullanacakları mendile kadar hersey dukkandan veresiye
verilirdi..deftere yazilirdi...tutun, pamuk, zeytinyagi satildiginda gelirler
borclarini oderlerdi...Guven, sevgi, hurmet inanilmiyacak kadar buyuktu..Bazen
koyluler evimize gelirler ve gece bizde yatarlardi ki ertesi gun Milas’ta
yapilacak isleri vardi..ki ozamanlarda Milasta otel yoktu, tek yatilacak yer
Caputcu hani idi, koylu kadinlar orada kalamazlardi, cozum yolu onlari eve
getirmek ve agırlamakti, sanki ailemizden biri gibi..Misafir odasi acilir, yer
yataklari yapilir ve koyluler elbiseleri ile yatarlardi..sabah kahvaltisindan
sonra gidecekleri yere giderlerdi..ki karsilili sevgi oyle yoktan
cikmamisti..ki koyluler cok temiz ve iyi insanlardi, kibarliklari,
cekingenliklerini, anlatmaya imkan yok..sanki her biri melek gibi
insanlardi,,,ben bunlari hep hatirlarim... onun icin Milas bizim icin degeri
buyuk olan bir yer, hatiralarimizin unutulmasina imkan yok, ki bugunki gunlerde
bu tip dostluklari bulmak zor....
o Sn, Nevzat Bey
Hayırlı günler diler,size kendimi tanıtmak isterim.David Levi ile internette yaptığınız söyleşide çok güzel ve değerli anılardan bahsedilmiş.Siz Milas Kaymakamlığında çalıştığınıza göre ve Jak Levinin dükkanını bildiğinize göre,benim dedem Haskiya Uyaroğlunu tanımamanız mümkün değil.Çarşı içinde,Kurşunlu Camiye çıkarken,sağdan 1.ci sokağa dönünce sol taraftan 2.ci dükkanda dedem Sarraftı.Bana çocukluğumda anlattığına göre(kendisi 7 dil biliyordu),Kaymakam Milasa resmi bir misafir geldiğinde,hemen dedemi çağırtır ve tercümanlığını rica edermiş.Dedem Liseyi İzmirde Şirinyerdeki eski Nato tesislerinin olduğu yerdeki Skotch Shcool denilen yabancı tedrisatın yapıldığı mektepte tamamlamıştı.Birçok dili ana dili gibi konuşan kültürlü,zeki ve nazik biriydi.Meslek hayatının ilk yıllarında,önce Selimiye,Bafa pazarlarına atıyla giderek manifaturacılık yapmış,daha sonraki yıllarda atı hastalanıp onu satınca da,iş değiştirerek sarraflığı seçmişti.Hayatı boyunca Milasta yaşadı.Benim yazın okul tatili günlerimde,ailecek Milasa gider,dedemin yanında hasta ve yatalak olan anneaneme yardımcı olmaya giderdik.Bu çocukluk yıllarımda oralardan çok değerli arkadaşlarım oldu.Karacahisarlı sokaktan Rabia Hocanın torunları Selim,Güven,Sünnetçi bir beyin Oğlu müzisyen Zafer, Milassporda futbol oynamış İsmail Çelikoğlu, Marko Siymanın evinin karşısında oturan Ruben Franco,Aynı sokakta fırının karşısındaki evde oturan Avcı ve kuşçu bir beyin çocukları ve daha niceleri benimle arkadaştılar.Onlarla beraber uzun yıllar,hamamın arkasındaki Caminin içersinde ağaçlara tırmandık,arka taraftaki çayda oyuncak yelkenli gezdirdik, sokaklarda bilye,çelik çomak oynadık,Ovalarda sapanla kuş peşinde koştuk,beraber Havranın içinde tütün dizdik,futbol oynadık,biraz daha büyüyünce açık veya kapalı sinemalara beraber gittik,Deve güreşi veye maç izledik.Bu arkadaşların hepsiyle hala görüşüyorum,hatta bu Kurban Bayramında ziyaretlerine giderek tatlımızı sunduk.O kadar güzel karşılandık ki,arkadaşlarım ve aileleri gözyaşları ile ve sevgiyle bizleri kucakladılar.Milasa özel dostluk ve samimiyet bağları ile sohbetimizi yaptık,akşam üzeri İzmire tatlı bir hüzünle döndük.Bu insan sevgisi ve kardeşlik coşkusu Türk milletine hastır,bizlerde bu topraklarda doğup büyüyen ve yaşayan Musevi vatandaşlar olarak sizleri her zaman seveceğiz.Saygılarımla..
Binyamin Roditi(Emekli İnşaat Mühendisi)
Hayırlı günler diler,size kendimi tanıtmak isterim.David Levi ile internette yaptığınız söyleşide çok güzel ve değerli anılardan bahsedilmiş.Siz Milas Kaymakamlığında çalıştığınıza göre ve Jak Levinin dükkanını bildiğinize göre,benim dedem Haskiya Uyaroğlunu tanımamanız mümkün değil.Çarşı içinde,Kurşunlu Camiye çıkarken,sağdan 1.ci sokağa dönünce sol taraftan 2.ci dükkanda dedem Sarraftı.Bana çocukluğumda anlattığına göre(kendisi 7 dil biliyordu),Kaymakam Milasa resmi bir misafir geldiğinde,hemen dedemi çağırtır ve tercümanlığını rica edermiş.Dedem Liseyi İzmirde Şirinyerdeki eski Nato tesislerinin olduğu yerdeki Skotch Shcool denilen yabancı tedrisatın yapıldığı mektepte tamamlamıştı.Birçok dili ana dili gibi konuşan kültürlü,zeki ve nazik biriydi.Meslek hayatının ilk yıllarında,önce Selimiye,Bafa pazarlarına atıyla giderek manifaturacılık yapmış,daha sonraki yıllarda atı hastalanıp onu satınca da,iş değiştirerek sarraflığı seçmişti.Hayatı boyunca Milasta yaşadı.Benim yazın okul tatili günlerimde,ailecek Milasa gider,dedemin yanında hasta ve yatalak olan anneaneme yardımcı olmaya giderdik.Bu çocukluk yıllarımda oralardan çok değerli arkadaşlarım oldu.Karacahisarlı sokaktan Rabia Hocanın torunları Selim,Güven,Sünnetçi bir beyin Oğlu müzisyen Zafer, Milassporda futbol oynamış İsmail Çelikoğlu, Marko Siymanın evinin karşısında oturan Ruben Franco,Aynı sokakta fırının karşısındaki evde oturan Avcı ve kuşçu bir beyin çocukları ve daha niceleri benimle arkadaştılar.Onlarla beraber uzun yıllar,hamamın arkasındaki Caminin içersinde ağaçlara tırmandık,arka taraftaki çayda oyuncak yelkenli gezdirdik, sokaklarda bilye,çelik çomak oynadık,Ovalarda sapanla kuş peşinde koştuk,beraber Havranın içinde tütün dizdik,futbol oynadık,biraz daha büyüyünce açık veya kapalı sinemalara beraber gittik,Deve güreşi veye maç izledik.Bu arkadaşların hepsiyle hala görüşüyorum,hatta bu Kurban Bayramında ziyaretlerine giderek tatlımızı sunduk.O kadar güzel karşılandık ki,arkadaşlarım ve aileleri gözyaşları ile ve sevgiyle bizleri kucakladılar.Milasa özel dostluk ve samimiyet bağları ile sohbetimizi yaptık,akşam üzeri İzmire tatlı bir hüzünle döndük.Bu insan sevgisi ve kardeşlik coşkusu Türk milletine hastır,bizlerde bu topraklarda doğup büyüyen ve yaşayan Musevi vatandaşlar olarak sizleri her zaman seveceğiz.Saygılarımla..
Binyamin Roditi(Emekli İnşaat Mühendisi)
Nevzat Çağlar Tüfekçi Sayın Levi, babanız Manifaturacı Jack R. Levi'den söz ediyorsunuz
sanırım. Geçmiş Milas yaşantısından güzel, anlamlı ve nostaljik bir kesit
sunmuşsunuz. Size teşekkür ediyorum.
David Levi Sayin Caglar, Evet babam Manifaturaci Jak Levi
dir, dukkanimiz Nazmi Artunun dukkaninin tan karsisinda idi..Zamaninda babam
Havrayi Milas Kaymakamligina hibe edip orada bir teknik okul acilamasini
istemisti ki babamin imzasini tasiyan mektubu " Milas Yahudileri "
adli kitapta gormek mumkun..Guzel anlamli seyleri daima hatirlamak lazim...Ben
size rtesekkur edrim bu tip yazilari sayfaniza koydugunuz icin..
1950 LI YILLARI COK
IYI HATIRLIYORUM SEPETCILER KOYUNUN COGU RAHMETLI JAK. R. LEVI DEN ALISVERIS
EDERLERDI JAK R ISE BABASI RAFAEL LEVI NIN ISMI IDI O ZAMANLAR HERKESIN BIR
LAGABI VARDI JAK LEVI KATIP IN AGABEYI DIYE ANILIRDI KATIP TE BAY JAK LEVI'NIN KARDESI RAHMETLI BAY EMANUEL LEVI
IDI ONA DA KATIP LAGABI KENDISININ MILASLI VE TUTUN TUCCARI B.A NAYIR
FIRMASININ MUHASEBE ISLERINI DERUHTE ETMESIN DOLAYISIYLE KATIP DIYE ANILIRDI O
SENELERDE MILASTA MUHASEBE BILEN PEK KIMSE BULUNMAZDI TERZI ZADE FIRMASININ
MUHASEBECISI RAHMETLI FEVZI EFENDI NALBANTOGLU NUN MUHASEBECISI RAHMETLI
MUSTAFA KULALI GIBI BUTUN BU MUHASEBE ISLERINI MILASTA BILEN BIR ELIN BES
PARMAGI KADARDI MILAS MAL MUDURU RAHMETLI ABIDIN ATASOY MUZISYEN ATTILA ATASOY
UN BABASI MUSTAFA KUBILAY TAHAKKUK MUDURU IDI HEY GIDI GUNLER HEY INANIN O
GUNLERI TEKRAR YASAMAYI NE KADAR ISTERDIM.
David Levi Rahmi, guzel ve manali gunleri anmakta cok iyi
bir sey...nede olsa Milastan cok degerli hatiralarla ayrildik..Ne mutlu "
Ben Milasliyim" diyene..!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder